Web3 Güvenliği: Temel Açıkların Potansiyel Tehditleri Göz Ardı Edilemez
Web3 alanında, geleneksel siber güvenlik açıklarına yeterince önem verilmemiştir. Bu fenomenin başlıca iki nedeni vardır: İlk olarak, Web3 sektörü henüz gelişim aşamasındadır ve ilgili teknolojiler ile güvenlik önlemleri sürekli olarak geliştirilmektedir; İkincisi, mevcut siber güvenlik düzenlemeleri Web2 şirketlerini kendi güvenlik yapılarını güçlendirmeye teşvik etmiş ve güvenlik olaylarının meydana gelme olasılığını en aza indirmiştir.
Bu faktörler, mevcut Web3 alanının zincir üzerindeki güvenliğe ve blok zinciri ekosisteminin kendi güvenliğine daha fazla odaklanmasına neden olmakta, sistem düzeyindeki açıklar, tarayıcı açıkları, mobil güvenlik, donanım güvenliği gibi daha temel sorunlar konusunda yeterli bir farkındalık eksikliği yaşanmaktadır.
Ancak, göz ardı edilemeyecek olan, Web3'ün aslında Web2 altyapısı üzerine inşa edilmiş olduğudur. Eğer Web2'nin alt yapısında bir güvenlik açığı ortaya çıkarsa, bu durum tüm Web3 ekosistemi için felaket niteliğinde olabilir ve kullanıcı varlıklarının güvenliğine büyük bir tehdit oluşturabilir. Örneğin, bir tarayıcı açığı veya mobil platformda (iOS/Android) bir açık, kullanıcı farkında olmadan varlıkların çalınmasına neden olabilir.
Aslında, Web2 açıklarını kullanarak dijital varlıkları çalan birçok olay yaşandı. Bu olaylar, Bitcoin ATM'leri, Chrome tarayıcısı, Microsoft Word ve Android sistemi gibi birçok yönü kapsamaktadır ve Web2 açıklarının dijital varlıklar üzerindeki tehlikesinin gerçek ve büyük bir etki yarattığını açıkça göstermektedir. Bu açıklar yalnızca bireysel varlıkları tehdit etmekle kalmaz, aynı zamanda borsa, varlık saklama şirketleri ve madencilik gibi alanlarda da ciddi etkilere yol açabilir.
Bu nedenle, Web3 alanında güvenliği gerçekten sağlamak için Web2 temeli güvenliği olmadan olamayacağını söyleyebiliriz. Web3 alanındaki güvenlik önlemleri yalnızca tek bir kod denetimi gibi yöntemlerle sınırlı olmamalı, aynı zamanda kötü niyetli işlemleri gerçek zamanlı olarak tespit etme ve yanıt verme gibi daha fazla güvenlik tesisine de ihtiyaç vardır.
Güvenlik teknolojisi doğrudan kullanıcı varlıklarıyla ilgilidir ve güvenlik araştırma yeteneği de bir güvenlik şirketinin seviyesinin önemli bir göstergesidir. Eski bir deyim olduğu gibi, "bilinmeyen saldırı, nasıl korunulur ki?" Sadece çeşitli açıkları derinlemesine inceleyerek, potansiyel güvenlik tehditlerini daha iyi önleyebilir ve bunlarla başa çıkabiliriz.
Web3 teknolojisinin sürekli gelişimiyle birlikte, daha kapsamlı ve sistematik bir güvenlik stratejisi benimsememiz gerekiyor. Web2 ve Web3 güvenlik teknolojilerini birleştirerek daha güvenilir bir dijital varlık ekosistemi inşa etmeliyiz. Bu, sektördeki tüm tarafların ortak çabası ve yakın işbirliğini gerektiriyor; birlikte Web3 alanını daha güvenli hale getirmeliyiz.
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Web3 güvenlik endişeleri: Temel açıkların tehdidi göz ardı edilemez
Web3 Güvenliği: Temel Açıkların Potansiyel Tehditleri Göz Ardı Edilemez
Web3 alanında, geleneksel siber güvenlik açıklarına yeterince önem verilmemiştir. Bu fenomenin başlıca iki nedeni vardır: İlk olarak, Web3 sektörü henüz gelişim aşamasındadır ve ilgili teknolojiler ile güvenlik önlemleri sürekli olarak geliştirilmektedir; İkincisi, mevcut siber güvenlik düzenlemeleri Web2 şirketlerini kendi güvenlik yapılarını güçlendirmeye teşvik etmiş ve güvenlik olaylarının meydana gelme olasılığını en aza indirmiştir.
Bu faktörler, mevcut Web3 alanının zincir üzerindeki güvenliğe ve blok zinciri ekosisteminin kendi güvenliğine daha fazla odaklanmasına neden olmakta, sistem düzeyindeki açıklar, tarayıcı açıkları, mobil güvenlik, donanım güvenliği gibi daha temel sorunlar konusunda yeterli bir farkındalık eksikliği yaşanmaktadır.
Ancak, göz ardı edilemeyecek olan, Web3'ün aslında Web2 altyapısı üzerine inşa edilmiş olduğudur. Eğer Web2'nin alt yapısında bir güvenlik açığı ortaya çıkarsa, bu durum tüm Web3 ekosistemi için felaket niteliğinde olabilir ve kullanıcı varlıklarının güvenliğine büyük bir tehdit oluşturabilir. Örneğin, bir tarayıcı açığı veya mobil platformda (iOS/Android) bir açık, kullanıcı farkında olmadan varlıkların çalınmasına neden olabilir.
Aslında, Web2 açıklarını kullanarak dijital varlıkları çalan birçok olay yaşandı. Bu olaylar, Bitcoin ATM'leri, Chrome tarayıcısı, Microsoft Word ve Android sistemi gibi birçok yönü kapsamaktadır ve Web2 açıklarının dijital varlıklar üzerindeki tehlikesinin gerçek ve büyük bir etki yarattığını açıkça göstermektedir. Bu açıklar yalnızca bireysel varlıkları tehdit etmekle kalmaz, aynı zamanda borsa, varlık saklama şirketleri ve madencilik gibi alanlarda da ciddi etkilere yol açabilir.
Bu nedenle, Web3 alanında güvenliği gerçekten sağlamak için Web2 temeli güvenliği olmadan olamayacağını söyleyebiliriz. Web3 alanındaki güvenlik önlemleri yalnızca tek bir kod denetimi gibi yöntemlerle sınırlı olmamalı, aynı zamanda kötü niyetli işlemleri gerçek zamanlı olarak tespit etme ve yanıt verme gibi daha fazla güvenlik tesisine de ihtiyaç vardır.
Güvenlik teknolojisi doğrudan kullanıcı varlıklarıyla ilgilidir ve güvenlik araştırma yeteneği de bir güvenlik şirketinin seviyesinin önemli bir göstergesidir. Eski bir deyim olduğu gibi, "bilinmeyen saldırı, nasıl korunulur ki?" Sadece çeşitli açıkları derinlemesine inceleyerek, potansiyel güvenlik tehditlerini daha iyi önleyebilir ve bunlarla başa çıkabiliriz.
Web3 teknolojisinin sürekli gelişimiyle birlikte, daha kapsamlı ve sistematik bir güvenlik stratejisi benimsememiz gerekiyor. Web2 ve Web3 güvenlik teknolojilerini birleştirerek daha güvenilir bir dijital varlık ekosistemi inşa etmeliyiz. Bu, sektördeki tüm tarafların ortak çabası ve yakın işbirliğini gerektiriyor; birlikte Web3 alanını daha güvenli hale getirmeliyiz.