Teknolojik Tarafsızlık İlkesi'nin Yargı Uygulamasındaki Evrimi ve Uygulamaları
Son yıllarda, hizmet sağladıkları için ceza sorumluluğuna tabi tutulan programcılar veya teknik ekiplerle ilgili birçok dava dikkat çekti. Bu davalar, yazılım geliştirme, NFT platformları, Web3 bilgileri, borsa gibi birçok alanı kapsıyor. Bu tür davalarda, önemli bir soru şudur: "teknolojik tarafsızlık" gerekçesiyle sanıkların daha hafif bir ceza alması veya hatta beraat etmesi sağlanabilir mi?
Teknolojik tarafsızlık ilkesinin yargı pratiğindeki uygulanışını tam olarak anlayabilmek için, bu ilkenin tarihsel gelişimi ve evrim sürecinden başlamak gerekmektedir. Bu makalede, ilkenin kökeni, gelişimi ve Çin hukuk sistemindeki uygulanma durumu ele alınacak, ceza davalarındaki savunma düşünceleri ve hukuki sınırları tartışılacaktır.
Teknolojik Tarafsızlık Prensibinin Kökeni ve Gelişimi
Teknoloji tarafsızlığı ilkesi, ilk olarak ABD patent yasasındaki "genel mal ilkesi"nden kaynaklanmaktadır. Bu ilkeye göre, bir ürünün geniş bir yasal kullanıma sahip olması durumunda, yalnızca birinin onu ihlal etmek amacıyla kullanması nedeniyle üreticinin ihlal niyeti olduğu varsayılamaz.
1984'te ABD Yüksek Mahkemesi, "Sony Davası"nda bu ilkeyi ilk kez telif hakkı alanında uyguladı. Mahkeme, Sony'nin ürettiği video kayıt cihazlarının telif hakkı olmayan içerikleri kaydetme gibi yasal kullanımlara sahip olduğunu ve ihlale yardım etmediğini belirtti. Bu karar, teknolojik yeniliklerin koruma sınırlarını belirledi ve "Sony Kuralı" veya "Teknoloji Tarafsızlığı Prensibi" olarak adlandırıldı.
Ancak, P2P teknolojisinin yükselişi Sony kuralını zorladı. 2005'teki Grokster davasında, ABD Yüksek Mahkemesi "aktif teşvik kuralını" belirledi; yani, teknoloji sağlayıcısının ihlali teşvik etme niyeti olduğuna dair kanıtlar varsa, yine de ihlale yardımcı olma sorumluluğu taşımalıdır. Bu karar, teknoloji tarafsızlık ilkesinin uygulanabilir sınırlarını yeniden şekillendirdi.
Ayrıca, internetin gelişimi ile birlikte, 1998 yılında ABD tarafından çıkarılan "Dijital Yüzyıl Telif Hakları Yasası" "güvenli liman ilkesi"ni ortaya koymuş ve ağ hizmeti sağlayıcıları için telif hakkı ihlali sorumluluğundan muafiyet mekanizması belirlemiştir. Bu ilke, sağlayıcıların ihlalin farkında olmadan ve aktif olarak katılmadıkları durumlarda, ihlali içeren içerikleri derhal kaldırmalarını ve bir telif hakkı temsilcisi atamalarını gerektirerek, müteselsil tazminat sorumluluğundan muaf olmalarını sağlamaktadır.
Teknolojik Tarafsızlık İlkesi'nin Çin'deki Gelişimi ve Uygulaması
Çin hukuk sisteminde, teknoloji tarafsızlığı ilkesi internet düzenlemesi, fikri mülkiyet ve elektronik delil gibi birçok alanı kapsamaktadır.
İnternet içerik düzenlemesi konusunda, 2017 yılında yayımlanan düzenlemeler platformların "teknolojik tarafsızlık" bahanesiyle yönetim sorumluluğundan kaçamayacaklarını vurgulamaktadır. Elektronik kanıtlar alanında, tarafsız üçüncü taraf platformlar tarafından sağlanan elektronik veriler, gerçeklikleri açısından varsayılan olarak kabul edilebilir.
Fikri mülkiyet alanında, 2006 yılında oluşturulan "Bilgi Ağı Yayın Hakları Koruma Yönetmeliği" "barınak prensibini" benimsemiş ve "bildirim + kaldırma" mekanizmasını düzenlemiştir. Aynı zamanda, bu yönetmelik "kırmızı bayrak prensibini" de getirmiştir; yani, ihlali içeren içerik belirgin olduğunda veya algoritmalarla yayılması teşvik edildiğinde, teknik tarafsızlık savunması geçersizdir.
Çin mahkemeleri, birçok davada teknik tarafsızlık ilkesini incelemiş ve uygulamıştır. Örneğin, iQIYI'nin Morgan Stanley'e karşı reklam engelleme davasında, mahkeme reklam engelleme yazılımının haksız rekabet oluşturduğuna karar vermiştir. Ayrıca, Pan Asia Şirketi'nin Baidu Müzik Kutusu'na karşı açtığı ihlal davasında, mahkeme Baidu'nun farklı hizmetlerinin teknik tarafsızlığına yönelik bir ayrım yapmıştır.
Teknolojik tarafsızlık ilkesinin tarihsel gelişimini ve ulusal tipik örneklerini inceleyerek, bu ilkenin fikri mülkiyet alanında geniş bir uygulama alanına sahip olduğu görülmektedir. Ancak, ceza adaleti alanında teknolojik tarafsızlık ilkesinin uygulanabilir alanı ve sınırları daha fazla tartışmaya ihtiyaç duymaktadır.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Teknoloji tarafsızlık ilkesinin yargı pratiğindeki evrimi: Patent hukukundan ceza davalarına uygulama
Teknolojik Tarafsızlık İlkesi'nin Yargı Uygulamasındaki Evrimi ve Uygulamaları
Son yıllarda, hizmet sağladıkları için ceza sorumluluğuna tabi tutulan programcılar veya teknik ekiplerle ilgili birçok dava dikkat çekti. Bu davalar, yazılım geliştirme, NFT platformları, Web3 bilgileri, borsa gibi birçok alanı kapsıyor. Bu tür davalarda, önemli bir soru şudur: "teknolojik tarafsızlık" gerekçesiyle sanıkların daha hafif bir ceza alması veya hatta beraat etmesi sağlanabilir mi?
Teknolojik tarafsızlık ilkesinin yargı pratiğindeki uygulanışını tam olarak anlayabilmek için, bu ilkenin tarihsel gelişimi ve evrim sürecinden başlamak gerekmektedir. Bu makalede, ilkenin kökeni, gelişimi ve Çin hukuk sistemindeki uygulanma durumu ele alınacak, ceza davalarındaki savunma düşünceleri ve hukuki sınırları tartışılacaktır.
Teknolojik Tarafsızlık Prensibinin Kökeni ve Gelişimi
Teknoloji tarafsızlığı ilkesi, ilk olarak ABD patent yasasındaki "genel mal ilkesi"nden kaynaklanmaktadır. Bu ilkeye göre, bir ürünün geniş bir yasal kullanıma sahip olması durumunda, yalnızca birinin onu ihlal etmek amacıyla kullanması nedeniyle üreticinin ihlal niyeti olduğu varsayılamaz.
1984'te ABD Yüksek Mahkemesi, "Sony Davası"nda bu ilkeyi ilk kez telif hakkı alanında uyguladı. Mahkeme, Sony'nin ürettiği video kayıt cihazlarının telif hakkı olmayan içerikleri kaydetme gibi yasal kullanımlara sahip olduğunu ve ihlale yardım etmediğini belirtti. Bu karar, teknolojik yeniliklerin koruma sınırlarını belirledi ve "Sony Kuralı" veya "Teknoloji Tarafsızlığı Prensibi" olarak adlandırıldı.
Ancak, P2P teknolojisinin yükselişi Sony kuralını zorladı. 2005'teki Grokster davasında, ABD Yüksek Mahkemesi "aktif teşvik kuralını" belirledi; yani, teknoloji sağlayıcısının ihlali teşvik etme niyeti olduğuna dair kanıtlar varsa, yine de ihlale yardımcı olma sorumluluğu taşımalıdır. Bu karar, teknoloji tarafsızlık ilkesinin uygulanabilir sınırlarını yeniden şekillendirdi.
Ayrıca, internetin gelişimi ile birlikte, 1998 yılında ABD tarafından çıkarılan "Dijital Yüzyıl Telif Hakları Yasası" "güvenli liman ilkesi"ni ortaya koymuş ve ağ hizmeti sağlayıcıları için telif hakkı ihlali sorumluluğundan muafiyet mekanizması belirlemiştir. Bu ilke, sağlayıcıların ihlalin farkında olmadan ve aktif olarak katılmadıkları durumlarda, ihlali içeren içerikleri derhal kaldırmalarını ve bir telif hakkı temsilcisi atamalarını gerektirerek, müteselsil tazminat sorumluluğundan muaf olmalarını sağlamaktadır.
Teknolojik Tarafsızlık İlkesi'nin Çin'deki Gelişimi ve Uygulaması
Çin hukuk sisteminde, teknoloji tarafsızlığı ilkesi internet düzenlemesi, fikri mülkiyet ve elektronik delil gibi birçok alanı kapsamaktadır.
İnternet içerik düzenlemesi konusunda, 2017 yılında yayımlanan düzenlemeler platformların "teknolojik tarafsızlık" bahanesiyle yönetim sorumluluğundan kaçamayacaklarını vurgulamaktadır. Elektronik kanıtlar alanında, tarafsız üçüncü taraf platformlar tarafından sağlanan elektronik veriler, gerçeklikleri açısından varsayılan olarak kabul edilebilir.
Fikri mülkiyet alanında, 2006 yılında oluşturulan "Bilgi Ağı Yayın Hakları Koruma Yönetmeliği" "barınak prensibini" benimsemiş ve "bildirim + kaldırma" mekanizmasını düzenlemiştir. Aynı zamanda, bu yönetmelik "kırmızı bayrak prensibini" de getirmiştir; yani, ihlali içeren içerik belirgin olduğunda veya algoritmalarla yayılması teşvik edildiğinde, teknik tarafsızlık savunması geçersizdir.
Çin mahkemeleri, birçok davada teknik tarafsızlık ilkesini incelemiş ve uygulamıştır. Örneğin, iQIYI'nin Morgan Stanley'e karşı reklam engelleme davasında, mahkeme reklam engelleme yazılımının haksız rekabet oluşturduğuna karar vermiştir. Ayrıca, Pan Asia Şirketi'nin Baidu Müzik Kutusu'na karşı açtığı ihlal davasında, mahkeme Baidu'nun farklı hizmetlerinin teknik tarafsızlığına yönelik bir ayrım yapmıştır.
Teknolojik tarafsızlık ilkesinin tarihsel gelişimini ve ulusal tipik örneklerini inceleyerek, bu ilkenin fikri mülkiyet alanında geniş bir uygulama alanına sahip olduğu görülmektedir. Ancak, ceza adaleti alanında teknolojik tarafsızlık ilkesinin uygulanabilir alanı ve sınırları daha fazla tartışmaya ihtiyaç duymaktadır.