İngiltere siyaseti son zamanlarda biraz karıştı. Başbakan Starmer henüz koltuğuna oturmadan, "taht kuralama" söylentileri her yeri sardı, Maliye Bakanı Reeves ise zor durumda - önümüzdeki hafta can alıcı bir bütçe tasarısı sunmak zorunda.

Öncelikle iyi haber: Düzenleyici makamlar ona bir umut ışığı verdi ve gelir vergisi konusunu "seçmen kırmızı çizgisi" olarak ele almaktan kaçınmasını sağladı. Ama kötü haber şu ki, başbakanın siyasi krizi onu acilen strateji değiştirmeye zorladı ve mali açığı kapatmak için 300 milyar sterlin (yaklaşık 390 milyar dolar) bulması gerekiyor. Tahvil yatırımcıları artık sabırsızlanmaya başladı ve solcu milletvekilleri de yanından destek veriyor. Bir düşünce kuruluşu durumunu doğrudan "üçlü zorluk" olarak tanımladı - hem tahvil piyasasını memnun etmek, hem seçim vaatlerini yerine getirmek, hem de kamuoyu baskısına dayanmak zorunda.

Daha da kötüsü, şu anda dünya genelinde mali risklere karşı farkındalık korkunç derecede yüksek. Eski Başbakan Truss'ın o "vergi indirimleri felaketi"ni hatırlıyor musunuz? Bu, İngiltere siyasi arenasında hala dokunulmaz bir yara. Starmer'ın parlamentoda mutlak bir çoğunluğu olmasına rağmen, "taht kavgaları" başladığında, tahvil yatırımcıları politikacıların yine bir şeyler karıştırıp karıştırmayacağından endişelenmeye başlıyor. Bazı analistler uyarılarda oldukça açıksözlü: "Tahvil gönüllüleri merhamet göstermez."

Geçmişe dönüp baktığımızda, geçen yılki İşçi Partisi seçim zaferinin heyecanı, Reeves'in 2024 Ekim'inde sunduğu vergi artışı bütçesinde tamamen tükendi. O dönem sunduğu tarihin en büyük vergi artışı, zenginlerin ağır eleştirilerine maruz kalmasının yanı sıra, iş dünyası da o 26 milyar sterlinlik ücret vergisini "felaket" olarak nitelendirdi. Sonuç ne oldu? İşçi Partisi'nin anketleri hızla düştü, ekonomik büyüme zayıf kaldı, enflasyon ise korkunç derecede yüksek; tüm hükümetin algısı ise — başsız bir grup gibi.

Şu anda bu durum, Reeves'in önümüzdeki hafta sunacağı bütçe tasarısının dengeleri koruyup koruyamayacağı gerçekten bir soru işareti.